10 Mayıs 2014 Cumartesi

ANNEYİM BEN...

Her şey tam 27 ay önce başladı. O zamanlar küçücük varlığı ile  hayatımı  bu kadar değiseceğini tahmin bile edemezdim.
Her insanın hayatında bir dönüm noktası vardır. Kimin yeni bir iş, kiminin bir evlilik, kiminin de bir çocuk olabilir. Benim için de çocuk oldu. Geçen günlerde katıldığım bir eğitim de hayatınızı değiştiren, en önemli başarınız nedir?  diye soruldu. Hic düşünmeden çocuk doğurmak dedim... Evet, 9 ay boyunca bir mucizeyi içinde büyütmek, kimsenin bilmediği hissetmediği tepkileri sana özel bir şeklinde yaşamak ve sonunda mucizeyi kucağına alabilmek bence bir kadının yaşayabileceği olağanüstü şey... Hayatta bundan daha güzel bir başarı olabilir mi?

Doğduğu gün, hayatımın dönüm noktasıdır...

Onunla birlikte hayatım rengarenk oldu. Basit mutluluklar tekrar girdi hayatıma,evde saklambaç oynamak hiç bu kadar zevkli olmamıştı. Söylediğim şarkılara alkış tutan bir hayranım da hiç olmamıştı. "fışfış kayıkçı, kırmızı balık, Ali babanın çiftliği" en favori şarkılarım oldu tekrardan... Sırf bir lokma daha yesin diye nasıl kırk takla atılabildiğini öğrendim....  televizyon izlemeden de vaktin geçebileceğini gördüm... "azı azdırır, köpek kudurtur" sözünün doğruluğunu çok daha iyi anladım.

Ve en önemlisi, "ııhhh ıııhhh" lardan ibaret olan bir dili tercüme edebilmeyi öğrendim.

Doğduğu gün, duygularımda değişti..

Artık bütün çocuklar benim...

Tanımadığım, bilmediğim bir çocuk ile ilgili bir haber duyduğumda sabahlara kadar dua edebilirim... Bir yerde evladı için ağlayan bir anne olduğunu öğrendiğimde bende onunla tek yürek olabilirim... Yolda tökezleyen, düşen bir çocuk gördüğümde annesi gibi bende müdahale edebilirim ya da en azından iyi olduğuna emin olana kadar beklerim... Hele yeni doğmuş bir bebekle mücadele eden bir anne gördüğümde dayanamayıp yardım ederim ya da en azından üzülme hepsi geçecek dercesine bakıp gülümserim. Çünkü bir anneyi ancak en iyi bir anne anlayabilir.

Sokak çocuklarına daha dikkatli bakar oldum, hele de kucakta uyuyan çocuklara, her birinin simasını tek tek kazıyorum zihnime, olur ya bir yerde yüreği yanan bir anne varsa...

Geçenler de bir arkadasım, anne olmak nasıl bir duygu diye sordu? aslında anlatılmaz yaşanır ama genede dedim ki,
Anne olmak, fedakarlıktır.
Anne olmak, sonsuz sabırdır...

"Sabaha karşı üşüdüğün anlar olur ya, hani sıkıca yorganına sarıldığın, içinin titreşimi anlar. Hiç bir kuvvetin seni yataktan çıkaramayacağını düşünürsün. Aklına ilk evladın gelir ya o da üşüyorsa dersin ve çıkarsın yataktan, sırf onun üstünü örtmek için..."İşte böyledir anne olmak...

Uykusuz geceler, bitmek bilmeyen tekrarlar ama her şeye rağmen seni karşılıksız seven bir mucizenin olduğunu bilmektir anne olmak...

Annelik öyle güçlü bir duygudur ki evladın için, hiç düşünmeden canını verebileceğin gibi can da alabilirsin...

Birtanecik annemin ve tüm annelerin, anne adaylarının anneler günü kutlu olsun.


13 Mart 2014 Perşembe

Aramızdan Bir Melek Ayrıldı...


Sabaha kadar meleğimi seyrettim. Tam 16 aydır bizim hayatımızda ve onun için yaptığım ve yapacağım şeyleri düşündüm. Canı için canımı verebileceğimi düşündüm… Uyuyamadım…

 Aklım almıyor bu yaşananları, söylenenleri…

Ben bir anneyim. Hayatta en büyük acı ne diye sorsalar, “EVLAT” acısı derim.  Ve bugün Gülsüm anne hayatında asla eskisi gibi olamayacağı bir acıya sahip artık. Canının canı gitti hayatından.

Sıkıca sarılıyorum kendi yavruma, kokusunu içime çekiyorum defalarca… Tek dileğim birlikte uzun ve sağlıklı bir ömrümüzün olması L

269 gün önce hayat, Berkin ve ailesi için duruyor. 269 gün bir umutla yaşıyorlar eski günlerdeki gibi olabilmesi için. Belki de çoğumuzun aklından çıkmıştı hayata tutunma mücadelesi. Derken 45 kilodan 16 kiloya düştüğünü duyduk ve 1 gün sonrada belki çoğunuzun uykuda olduğu bir saatte sessizce aramızdan ayrıldı. Aramızdan ayrılmasının bile bir komplo olduğunu düşünenler var  ve hatta utanmadan dile getirenler olmuş.

 Bir anne düşünün, canı komada, o her gün her saniye bir umutla iyileşmesini bekleyen, küçücük bir tepkisini görebilmek için gözünü kırpmadan onu izleyen bir anne…. O beklerken yavrusu 45 kilodan 16 kiloya düşmesine rağmen umudunu kaybetmeyen bir anne, iyileşsin ben onu eski kilosuna döndürürüm, misler gibi bakarım diyen bir anne… küçücük umutlardan büyük büyük hayaller kuran bir anne, alet eder mi yavrusunu kötü niyetli komplolara...

Evlat acısı bu, tarifi yok.  Anne olunca anladım ki, ben yavrum için dünyaları yıkarım.

Yazıklar olsun…

İsyan etmek istiyorum, haykırmak var gücümle… Rahat bırakın Berkin’imizi gittiği yerde rahat rahat uysun, rahat bırakın annesini acısını yaşasın. Ben bir anneyim ve tüm kalbimle Berkin kuzum için dua ediyorum.

Ama lütfen bu acıyı anlamıyorsanız susun, saygı duyun. Acının dini, ırkı, milleti, siyasi görüşü yoktur… Acımıyorsa hala içiniz mateme saygı duyun ve sessiz kalın….